İleal İnterpozisyon şeker hastalığının tedavisi için ortaya
çıkmış özel bir ameliyat türüdür. Son zamanlarda şeker hastalarının tercih
ettiği bir tedavi yöntemidir. Diğer metobolik cerrahi yöntemlerinin aksine
hiçbir şekilde emilim bozukluğu oluşturmaz. Genellikle tip 2 diyabet
hastalığının çözümü için geliştirilmiş bir tedavi yöntemidir. Tamamen diyabet
hastalığını düzeltmeyi amaçlayan bir ameliyat türüdür. Diyabet hastalığı olan tip
2 diyabet hastalığını bu tedavi yöntemi olan İleal İnterpozisyon ile
çözümlenebilmektedir. Bu ameliyattan sonra hastada yüksek olarak yağ ve
karbonhidrat kısıtlaması olur yani emilim gerçekleşir. Bu ameliyat önceki
yıllarda şişmanlık ameliyatı olarak ta bilinmekteydi. Çünkü bu ameliyatlardan
sonra emilim gerçekleşerek kilo kayıplara meydana gelmektedir. Kaybedilen
kilolar uzun süre alınamayabilir çünkü midede azda olsa küçülme
gerçekleşebilir, ama buda ömür boyu kilo
alamayacağınız anlamına gelmez sadece geçici süreler için bu durum gözlemlenir,
o yüzden çok zayıf olan hastalara tavsiye edilmeyen bir tedavi yöntemidir. Ameliyat
sonrası vitamin ve mineral kayıpları başlar ciddi düşüler olabilir, hastaların
bünyeleri bu tedaviye karşı dirençli olmalıdır. Tedavi sonrası kişiye vitamin
takviyeleri yapılabilir, ayrıca tedavi sonrasında kişi beslenmesine de ayrı bir
önem vermektedir. Kalsiyum eksikliği yapan bu tedavi sonrası kalsiyum alımı bol
bir şekilde yapılmalıdır. Gerekirse kendinizi toparlayana kadar vitamin
ilaçlarına başvurmalıdır. Ameliyat sonrası hastalar diyabet ilaçları, tansiyon
ve kolesterol ilaçlarını bırakırlar iyileşme kendini göstermeye başlar.
Hastalar bu ilaçları artık kullanmadan hastalığı yenmiş bir şekilde hastaneden
taburcu olurlar.
23 Temmuz 2013 Salı
15 Temmuz 2013 Pazartesi
Diyabet
Diyabet hastaları genellikle insülin kullanarak eski
sağlıklarına kavuşmaya çalışmaktadırlar. Bunun sebebi ise kan şekerinin
yükselmesinden kaynaklı oluşan belirtilerden kaynaklanmaktadır. Kandaki şeker
oranının yükselmesi insanların sağlığını olumsuz etkileyerek sonucunda ölüme
kadar gidebilecek etkiler uyandırmaktadır. Vücuttaki kan şekerinin yükselmesini
insanlar üzerindeki çeşitlik faktörler ile örtüştürerek kesinlik
kazandırabilirsiniz. Bunlardan belirgin olarak gözlenenlerinden aşırı derecede
kendini yorgun hissetme, yüksek miktarda kilo kaybı, sürekli olarak idrar
gelmesi susama ve sıvı tüketiminin artması, görme bozukluğu ve yitirmeye yüz
tutmuş enerji kaybı kandaki şeker oranının düzensizliğinin en belirgin
özellikleri olarak hekimler tarafından açıklanmaktadır. Diyabet hastaları
kontrol altına alınmadığı veya beslenmeleri düzenli olarak sağlanmadığı taktir
de aşırı koma ve belirtileri meydana gelebilmektedirler. İleri derecedeki
diyabet hastaları genellikle hastanelerde kontrol altına alınmakla birlikte,
beslenmeleri ve diğer tedavileriyle doktorlar birebir ilgilenmektedir. Bazı
diyabet hasta gruplarında ise şeker oranının miktarına göre günlük insülin
kullanımı mecburi olmakla birlikte, kullanılmadığı günlerde hastada olumsuz
etkiler yaratabilecek hale gelmektedir. Şeker hastalığının belirtilerini kendi
üzerinizde hissediyorsanız mutlaka hekiminizden destek almanızı öneririz.
9 Temmuz 2013 Salı
Tip 1 ve Tip 2 Diyabet Arasındaki Farklar
Tip 1 diyabet daha çok
gençlerde gözlenen ya da çocuklarda gözlenen ve birincil olarak pankreas
organındaki hasara bağlı kanda insülin düzeylerinin düşmesiyle birlikte giden
rahatsızlık tipidir. Yani kanda insülin yeterli salgılanamaz pankreasta. Buna
bağlı olarak da aldığımız gıdalardaki şekerler dokulara girip enerji olarak
kullanılamayacağı için kanda şeker yüksekliği olur. Tip 2 olan yani
yetişkinlerde ve daha ileri yaşta ortaya çıkan şeker hastalıklarında ise
pankreas sağlam olsa bile ürettiği insülin yeterli olmayabilir. Ya da yağ
dokusunun artışına bağlı aşırı şişmanda ya da başka bir hormonal duruma ya da
hastalığa bağlı üretilen insülin kandaki şekeri dokulara geçişini yetersiz
kalabilir. Bunda da kanda şeker yüksekliği olur. Ama tip 1 diyabette pankreas
organ yetersizliğine bağlı mutlak bir şekilde insülin hormonu eksik olduğu için
şeker yükselir. Tip 2 olan diyabette pankreas çok çalışıp fazla miktarda
insülin bile salgılasa dokulara geçemediği için kandaki şeker gene şeker
yükselir. Tedavileri de dolayısıyla bu durumda farklıdır. İkisinde de başlıca
diyete dikkat etmek en önemli tedavidir. Fakat tip 1 diyabette mutlak olarak
insülin eksikliği olduğu için dışarıdan enjeksiyon yöntemiyle insülin hormonu
alınması gerekmektedir. Tip 2 diyabetlilerde diyet tedavisi, egzersiz tedavisi,
erken dönemde hap dediğimiz oral anti-diyabetiklerle tedavi, bunların
bağırsaktan şeker emilimini azaltanları, pankreastan insülin salgılanmayı
arttıranları ya da dokulara şekerin girişini rahatlatanları var. Daha ileri
dönemde rahatsızlık ilerler ya da şeker hastalığına bağlı böbrek, göz, kalp
gibi rahatsızlık gelişirse ancak o zaman bu hastalarda iğneli tedaviye
geçebiliriz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)